KORKTUĞUM ŞEYLER
ABDULLAH BULUT (COŞİKLİ)
Azeri asılı bir şairin aklımda kaldığı kadarı ile bir dortlügü ile başlamak istedim.
çölde suzuz yılan görirem korkmirem.
Dağda aç kurt görirem korkmirem.
Lakin müsleman gorirem.
korkirem korkirem.
Sevgili okuyucular yazar aslında burada islamiyete bir şey söylüyor gibi görunse de aslı öyle değil. O maske ile geçinen ve o şekilde insanlığa zarar verenlerden bahs etmiştir.
20 ci yuz yılın başında söylediği bu sözler aynı yüz yılın son çeyreğinde Türkiye'de hayata geçmiş. Sarıklı, cüppeli çağ dışı islam dinine zarar veren bu insanlar sırasıyla Maraş, Çorum, Sıvas ve daha bir sürü olaylarla insan katl etmişler. Sağ duyulu terörden korkan vatandaşlar da o sıralarda parti seçimi yapmışlar. En güzel söylemli partilerde
olmuşlar. Bu partilerin asıl amaçlarını bilene kadar da orada kalmışlar. Bu günümüze kadar gelmiştir.
Biz köyde büyüyenler neden korkardık? Önce babamızdan korkardık. Çünkü bize göre çok güçlü idi, arada annemizi de döverdi. Sonra evden çıkınca tarlaya, yaylaya gidince bu kez hayvanlardan korktuk, yabani hayvanlardan, yılan kurt gibi.
Sonra anlatımlar, masalar dinledik. Cinlerden perilerden korktuk. Biraz daha büyüdük, candarmadan korktuk, arada köye geldiginde saklanmaya çalıştık.
Büyüdük şehirlere geldik, bu kez polisten korktuk. Daha büyüdük, olgunlaştık, bu kez asıl korku başladı, gelecekten korktuk. Kendimizden vaz geçtik, sonraki nesilin ne olacağından korktuk.
Düzenden korktuk, burada aşırı inançlı insanlar Cennet-Cehennem'den korkarlar. Belli bir yaştan sonra şiddetli bir inanç sarar ve nasıl cennete giderim hesabı ile Cehennem'den korkarlar.
Sevgili okuyucular, bu kısa anlatım bir Türk vatandaşının hikayesi olsun. Peki başka hangi toplumlarda bu var? Kısaca; bütün doğu toplumlarında benzer yaşamlardır. İsviçre, İsvec, Norvec, kısacası batı toplumlarında bu fazla yoktur. Oradaki bir çocuk ayni endişe ve korkuların ançak yarısını bilir. Bunlar klasik yabani hayvan vsdir. Düzenden
korkuları yok,
çünkü iktıdar sahiplerinin model farkı olsa da amaçları aynıdır. Halkının refah ve mutluluğudur.
Türk ve Kürt halkı aynı seviyeye gelebilir mi? Çok zor olsa da neden olmasın, olabilir. O zaman ne yapmalı? Sevgili Mustafa Hoca'nın da yazdığı gibi "önce insan olmalıyız."
Bu nüfüs artışı ile tabiki olamayız. Bu hoş görüsüzlükle tabiki olamayız. Ne zamanki düşüncelere açık oluruz, ne zamaki biri birimizi anlarız, ne zamanki yanlış olupta yanlışımızda ısrar etmeyiz, kişi erdemligi ile öz eleştiriyi kabul ederiz, neden olmasınki. Böyle olursak korktuğumuz şeyleri azamiye indirgeyebiliriz. Yoksa hep korkarız, hep
korkuturuz.
Kim ne derse desin, Türkiye'nin coğrafik önemi elbeteki önemlidir. Doğu ile batı arasında bir köprüdür. O yüzdendir ki hep gündemde kalmıştır. Buradaki halkların kardeşlik ve dostça yaşamları artık kaçınılmazdır. Milliyetci, ırkçı söylemlerinde bu bölge için geçersizligini kabul etmenin tam zamanıdır. Artık özelikle kürtlerin varlığını kabul edip,
yılarca yapılan anlamsız, değersiz söylemlerden vaz geçmeli, artık inkarcılıkla aslında ülkesine milletine zarar verdiğini anlamalı. "Korkmanın ecele faydası yok." Yakın tarihi bile inkar etmek, anlamamak, hata üstüne hatadır.
Size kısa bir kurtuluş savaş örneği vereyim; Kürt ve Türk halkı beraber düşmana karşı yurdunu savunmuştur. Savaş bitince kürtlerin varlıkları inkar edilmiştir. Bunu evirip çevirmenin, yalanın ne anlamı var? Şimdi toplum büyüdü, korkularını aştı ve uygarca bunu kabul edip beraber kardeşce yaşamanın yolunu bulacak ve bir korkudan bu yola çıkacak.
korkusuz bir yaşam dilegi ile hoşca kalın sevgili okuyucular.
selam ve saygılarımla.
24.11.2009 / Gomanweb |