"Öyle Siyasetik Olduk ki İnsanlığımızı Unuttuk" ABDULLAH BULUT (COŞİKLİ) Yukarıdaki başlık bir sevgili dostumun msn'sinin önünde yazılıydı. Gerçekten çok etkilendim. Hatta niye daha önce fark etmedim diye de üzüldüm. Kendimi bildim bileli ben ve bizim insanlarımız siyasetik olduk. Bazıları sıfırdan başlayıp sosyetik olsa da biz hep siyasetik kaldık. Olmasına olduk da, hani kulvarımız da belli değil, yalancı pehlivanlar gibi siyaset yapıyoruz.
Şimdi bir Mazgirtli'ye sorarsın "ben türküm" der, digeri de "ben kürtüm" der, bir digeri "ben zazayım" der, başkası "aleviyim" der. Her birinin ayrı degerleri var. Biri kılıcdarogluna hayran biri düşman, biri kamer gence düşman digeri hayran, bir ferhat tuncu sever digeri sevmez. Şimdi diyeceksiniz ki, demokrasidir, normal. Hayır! Birisi buna bir dur demeli. En azında gelin dostca bir kere ne olduğumuzu kararlaştıralım, bunun demokrasi ile alakası yok yani Sahiden neyiz artık ya, öyle ya da böyle ama beraberce bir millet olalım. Çoğu okur kitlesi Avrupa'da olan bu sitelerde bir ortak tartışma ile mi, yoksa başka yolla mı miliyetimiz konusunda kulvarımızı belirleyelim.
Neden? yani biz siyasetik olmuşuz ama onu da becerememişiz. çünkü birleşmesini birlikte hareket etmesinide bilmiyoruz. bu dağınıklığımızda tarih sayfalarına girsin. şimdi bu mazgirt örrnegini izmir ödemiş ilcesi için verlim. Millet diye sorunları yok parti var, o da iki parti. peki Van Gevaş örneginde yine aynı milet diye sorun yok parti var, yine iki parti. Ama bizde her şey karma karışık. Sanırım sevgili okuyucular benimle hem fikirdeler. Bir de bizim gibi düşünmeyene Zülfikar gibi keskin oluruz. işte bizim siyasetliğimiz bu.
Elazığ'a az araba çalıştığı dönemlerde Coşk'tan Mazlum Yıldırım Sörek Köyünden de yetkin yolcularını almış dönüyorlarmış. Yetkin arabasıyla önden, Mazlum da birkaç km. gerisinde gelirlerken, Kovancılar'da Yetkin'i trafik durdurmuş, ehliyet istemiş. Ehliyeti yok, o zaman beş bin lira ceza demiş, vermiş. Tam Mazlum geçecek sanki, polis biliyor gibi "Mazlum geliyor" diye polisin duyacağı şekilde söylemiş. Polis Mazlum'a sormuş; ehliyet? Var. Yolcu sayısı? Normal. Her şey yolunda gibi iken "bagaj yüklemişsin, bagaj krokini ver" demiş. Haydaaa..! demiş, "bu da ne memur bey?" Yetkin araya girmiş "ya ben beş bin lira verdim sen de ver biraz cezada gidelim." Ne yapsın vermiş. Bir kaç gün sonrası bu kez mazlum önde Yetkin geride giderlerken Diyarbakır yol Çatın'da polis Mazlum'u durdurmuş, bakmış her şey tamam, git demiş. Mazlum polise döner Yetkin için "memur bey beyaz ford geliyor, bizim köyün arabası, çocuğun ehliyeti yok, idare edin" der. Aracının lastığini kontrol bahnesi ile Yetkin'in ceza verişini görüp intikamını da alır. Bu intikam şöförlerin o dönemlerdeki şakalaşmaları ile ilgili idi, bunlara gülerlerdi. Selam ve saygılarımla. |