ASUMAN SİVRİ: Semah, semah tutkunu, abisinin delisi...
Asuman'la
iki yıl önce, Dernek'te tanıştım. Geçtiğimiz dönem başında açılan semah
çalışmaları genel öğreticiliğine getirmiştim. Kısa zamanda semah kursuna
katılan arkadaşları tarafından büyük bir sevgi ve saygı gördü. Yaşı henüz
16 idi ve lise 2. sınıl öğrencisiydi. Sempatikliği, cana yakınlığı ve
zarifliği ile kendisini sevdirmesini biliyordu.
Semahtan
sorumlu bendim. Semah çalışmaları ile ilgili aldığım bazı önlemlere
yönelik kararları duygusallığı yüzünden ve biraz da Kamber Amca’sından
destek alarak çiğniyordu. Benim tepki göstereceğimi bildiğinden, aradan
birkaç gün geçtikten sonra, yani olay yatıştıktan sonra, bana
bildiriyorlardı. Tabi o ara ben bağırıyor, çağırıyor, önce Kamber' e,
ardından Asu' ya çıkışıyordum. Fakat o güzelim yüzü, o melül bakışı ve
sevgi dolu kalbinin dışa yansımasıyla beni yumuşatıyordu. Kızıyordum ama
bir türlü cezalandıramıyordum. Bazen ciddi olarak olaya el atınca "ciddi "
olarak da benden çekiniyordu.
Tüm
bunların yanı sıra görevinin tam bilincindeydi.. Çok mükemmel bir
öğreticiydi. Görevine zamanında gelir, "ciddi " öğretmen edasıyla
arkadaşlarını salona alır ve yorulasıya semah figürleri gösterirdi. Ben
hep kenardan izlerdim. Çünkü benden bile iyi öğretiyordu.
Tam bir
semah delisiydi: Demekten semah kasetlerini alıp sabaha kadar izler,
figürleri öğrenir ve o hafta arkadaşlarına öğretmeye çalışırdı. En son
Malatya semahını öğrenmiş ve onu öğretmenin telaşı içindeydi. Bir yandan
da bana hava atıyordu , "yeni semah öğretiyorum, haberin olsun " diye. Ben
de mutlu olmuştum, ama belli etmiyordum. Sezinlemiş olacak ki, "sana da
bir şey beğendirmek ne zor " derdi.
Semah
grubunun dağılmasını, oyuncu olmasını hiç istemezdi, ama bazen de gerçeği
kabul ediyordu. Derneğe her geldiğimde kendisiyle şakalaşır, kendisini
döver gibi yapıp sevmeye çalışırdım. Kendisine hep "deli kız ,cadı kız "
derdim. O da bana, "sen delisin, benim nerem deli" diye karşılık verirdi.
En son
kitabımı almış, okuduğunu bana müjdeliyordu. Sivas'ta, Buruciye'de yanıma
gelip "kitabımı evde unuttum, sana imzalatacaktım" dedi. Ben de,
"Ankara'ya dönünce" dedim.
O,
Ankara'ya dönemedi. O ateşi öptü ve " ölümsüzleşti ". Semah delisi güzel
kızımı, biricik Asu' mu nerede bir semah havası duyanda hep anımsayacağım.
Asu, sen
hep yaşayacaksın. tüm delicoşluğunla, sempatikliğinle, semah aşkınla.
Seninle "semah" daha bir kutsaldı, inan.
Nur içinde
yat!..
İlhan Cem ERSEVEN