METİN ALTIOK: Kara Kutu. Felsefe, şiir...
METİN
ALTIOK NE DÜŞÜNÜRDÜ?
Metin
ALTIOK'u anlatmak.. Şu an hiç kolay değil. Eşit ağırlıktaki iki ayrı
duyguyu, aynı anda ve çok yaşıyorum. Metin ALTIOK eşimdi, arkadaşımdı,
dostumdu. Bu yanıyla bu benim özel acım, yüreğime saplanan bir hançerin
kanayan yarası. Öyle de kalacak.
Şairdi
Metin ALTIOK!... Felsefeciydi, yazardı. Beyaz kağıtlara desenler çizer,
dere taşlarını ince ince oyardı. Güzel şevler yaptı doğrusu, zor olanı
başardı. Aydın bir sanatçısıydı bu güzel ülkenin. Şimdi, Pir Sultan Abdal
dergisi için bu yazıyı yazarken, Metin ALTIOK'un Pir Sultan Abdal Derneği
üyesi olmadığı geldi aklıma. Üye olmayı düşünmezdi de. Sivas'a gitti!...
Giderken "Alevi-Sünni" kaygılar, düşünceler taşımıyordu. Pir Sultan Abdal
derneğinin bu "şenliği (!)" düzenlemiş olması da Metın ALTIOK'un "muhalif"
aydın kişiliğini hiç mi hiç etkilemedi. Etkileyemezdi de/ Pir Sultan
deyişlerini, türkülerini severdi, doğru. Ama, Şivan Perwer'i de severdi,
Hale Gür'den Ege türküleri dinlemeyi de.
Metin
ALTIOK böyle bir durumda ne düşünürdü sorusuna yanıt arıyorum günlerdir.
Üzülür, acı duyar, öfkelenirdi. Olayın şoku ile önce güzelce bir içer,
sarhoş olurdu. Sonra da oturup AYDINLIK gazetesindeki "KARA KUTU" köşesi
için şöyle bir yazı yazabilirdi:
"Türkiye'nin bu gün içinde bulunduğu toplumsal ve düşünsel yozlaşma,
zorunlu olarak, bir aydın sorgulamasını da beraberinde getirdi. örneğin,
son zamanlarda İslami fanatizmin yösterdiği tırmanışı yazar Aziz NESIN,
Türkiyeli aydınların görevlerini yapmamalarına bağladı. Fanatizm hangi
noktada uç vermişse, aydınların görevi, onu o noktada ezmektir' diyen Aziz
NESİN aydınlan duyarsızlıkla suçladı, "
Metin
ALTIOK böyle başladığı yazısını şu sözlerle sürdürürdü:
"... aydın
olmaya giden yol muhalif olmaktan geçer. Muhaliflik ise tavır koyarak
yapılır, Doğru adına, iyi ve güzel adına yanlışın, kötü ve çirkinin üstüne
gitmeyen kişi aydın değildir. Türk aydım kimi muhaliflerin başına
gelenlerden ürkmüş ve neme lâzımcı bir konuma düşmüştür. Bu konuma
düşenler bir dereceye kadar bağışlanabilirler. Ama uzlaşmacı aydınlar (bu
nasıl aydınlıktır bilinmez) her türlü değere musallat olan birer kültür
zararlısına dönüşmüşlerdir.”
Metin'in
evimizde oturduğu koltuk boş şimdi. Çalışma odası Sivas'a giderken
bıraktığı gibi duruyor. Yukarda, tırnak içine alarak yazdığım satırları
O'nun 24 Mayıs 1993 günü yayımlanan KARA KUTU’ sundan aldım.
Evet,
Türkiye'li bir aydın, büyük bir sanatçıydı Metin ALTIOK...
Nebahat ALTIOK